Büyük Türkçe Sözlük
* Çifte yemek.
* Çifteleşmek işi veya biçimi.
* Birbirini çiftelemek.
* Çiftesi bulunan.
* Çifte atan veya alnında çift sakar bulunan.
* Rahat durmayan, sataşkan.
* Uğursuz.
* Her defasında, her yapılışında çift olarak.
* Göğüs ve göbek titreterek, gerdan kırarak oynanan bir oyun.
* Bu oyunun müziği.
* çiftçilik yapmaktan vazgeçmek.
* Çiftlemek işi.
* Çift duruma getirmek, ikilemek.
* Dişi ile erkeği bir araya getirmek.
* Çiftlenmek işi.
* İkili duruma getirilmek.
* Çiftleşmek işi.
* Bir şey tek iken bir tanesinin daha katılmasıyla iki olmak.
* Erkek ve dişi hayvan veya bitki hücreleri döllenmek için bir araya gelmek.
* Çiftleştirmek işi veya biçimi.
* Çiftleştirmek işi.
* Çift yapmak.
* Hayvanları çiftleşmek üzere bir araya getirmek.
* Tarım yapılan, hayvan yetiştirilen ve orada çalışanların oturması için evleri bulunan geniş toprak parçası.
* Çiftlik işlerini yöneten kimse.
* Dağın bir noktasından kopup yuvarlanan ve yuvarlandıkça büyüyen kar kümesi.
* Bölme veya paravana.
* Pişmemiş veya az pişmiş ş.
* Yersiz ve yakışıksız.
* Yaşının gerektirdiği görgüye ve olgunluğa erişmiş olmayan.
* (renk, ışık için) Gözü...