Büyük Türkçe Sözlük
* Temel atmak için yapılan kazı işleri.
* Temel eğitimin uygulanması.
* Değişik önermelerin özünü oluşturan önerme.
* Asıl sayı.
* Bir yapının temeline konan taş.
* Bir şeye temel olan öge veya kişi, dayanak, esas.
* Asıl yargının temsil edildiği yüklemin yer aldığı ana cümle.
* temelin kazılacağı zemin sağlam olmak.
* sürüp gidecek bir duruma gelmek, kökleşmek, yerleşmek.
* Temellendirmek işi.
* Temel tutmasını sağlamak, yerleştirmek.
* Süreklilik ve kalıcılık kazandırmak.
* Temellenmek işi.
* Temel tutmak.
* Temelleşmek işi.
* Temel tutmak, yerleşmek.
* Sürekli ve kalıcı bir duruma girmek.
* Temelleştirmek işi.
* Temel tutmasını, yerleşmesini sağlamak.
* Süreklilik kazandırmak, kalıcı bir duruma getirmek, temelli olmasını sağlamak.
* Herhangi bir nitelikte temeli olan.
* Geçici olmayan, sürekli, kalıcı, devamlı, daimî.
* (te'melli) Sürekli olarak.
* Büsbütün, tamamen.
* Belli bir süreye bağlı olmayan atanmış senatör.
* Kendine mal etme.
* Temeli olmayan.
* Gerçek veya sağlam olmayan, asılsız, yanlış.
* Öne doğru eğildikten sonra doğrulurken eli başa götürerek verilen selâm.