Büyük Türkçe Sözlük
* Dışarıdan gelenleri karşılamaya gitmek.
* Bir düşünceye katılmamak, cephe almak.
* Bir devrimi yıkmayı ve onun ürünlerini ortadan kaldırmayı hedefleyen hareket.
* Direnmek, dayanmak, boyun eğmemek.
* Anti-damping.
* Karşıtlık.
* Boyun eğmemek, başkaldırmak.
* Bir teze karşı veya iddiaya karşı yeni ve değişik önerme getirme.
* Yüz yüze.
* Birden karşılaşmak.
* Direnmek, dayanmak, boyun eğmemek.
* Birine veya bir düşünceye katılmamak, karşıt olmak.
* Birbirinin karşısında bulunan, birbirini karşılıklı olarak dışta bırakan kavram veya yargı arasındaki bağlantı, tekabül.
* Kırmızı oy.
* Muhalefet etme, karşı gelme.
* Bir çatışkının ikinci terimini oluşturan düşünce veya önerme, antitez.
* Karşılamaya çıkan kimse, karşılayıcı.
* Karşı düşüncede olan.
* Karşıcı olma durumu.
* Karşı düşünceye katılmak.
* Bir yandan öbür yana.
* Karışmaz görünerek, uzaktan.
* Karşılamak işi, istikbal.
* Trakya ve Marmara bölgesinde oynanan bir halk oyunu veya bu oyunun müziği.
* (Önemli bir kimse için) Bir yere gelişi sırasında o yerin yöneticileri ve halkınca yapılan kabul töreni.
* Dışarıdan gelen bir kimseyi karşılayıcı olarak çıkmak, istikbal etmek.
* Karşılık olmak, denk gelmek, tekabül etmek.
* Söylenen, yapılan...