Büyük Türkçe Sözlük
* Geçiş üstünlüğü.
* Cankurtaran, itfaiye, güvenlik araçlarına tanınan, yolu öncelikle kullanma hakkı.
* Geçişmek işi, geçişme, tedahül.
* Belirli bir işi yapma yeterliliğinin ilişkili veya bağlantılı başka bir işi yapma sonucunda artması, intikal.
* Nesne ile kullanılabilen (fiil): Sevmek (okuma-yı sevmek), görmek (ev-i görmek), kırmak (cam-ı kırmak), dökmek (süt-ü dökmek) gibi.
* Geçişmek işi.
* Yarı geçirgen bir zarla birbirinden ayrılmış iki sıvının karşılıklı geçerek birbirine karışması.
* Yarı geçirgen bir çeperin iki...
* Birbirinin içine geçip karışmak, tedahül etmek.
* Nesne ile kullanılmayan (fiil), lâzım: Gülmek, ağlamak, düşmek, gitmek, küsmek, barışmak gibi.
* Tedavi edici etkisi olmayan, ağrı ve sızıları geçici olarak azaltan, dindiren (ilâç vb.).
* Geçiştirilmek işi.
* Geçiştirmek işi yapılmak.
* Geçiştirmek işi.
* Gereken önemi vermemek, üstünde durmadan başından savmak.
* Az bir zararla atlatmak, kurtulmak.
* Geçmeye yarayan yer, geçecek yer.
* İki dağ arasında dar ve uzun yol.
* Bir taşınmaz mal üzerinden diğer bir taşınmaz mal sahibinin geçmesi biçiminde doğan yararlanma hakkı.
* Geçit töreni.
* Bir topluluğun özel günlerde düzenli bir biçimde belli bir yerden geçmesi, geçit resmi.
* geçilecek bir yeri olmak.
* İhtiyarlamaya yüz tutmuş, geçmiş.
* Geçmiş.
* (bitkiler için) Gereğinden çok olgun veya solmaya başlamış.
* Geçkin olma durumu.
* Geçmek işi, mürur.
* Birbirinin içine geçirilerek tutturulan iki şeyden birinde bulunan çıkıntılı parça.
* Çakılmış, yapıştırılmış veya...