Büyük Türkçe Sözlük
* namerde karşıminnet altında kalmaktansa sıkıntıya katlan.
* Bir yerden başka bir yere gitmek.
* Bir yandan girip öte yandan çıkmak.
* Yol olarak kullanmak.
* (bir duruma) Uğramak, konu olmak.
* Bırakmak...
* Geçmesi olan.
* Bazı yerlerden geçenlerin ödemek zorunda oldukları para, müruriye.
* Sahte, değerini yitirmiş, kalp.
* Değerini yitirmiş, kalp, sahte.
* Geçmek işini yapmış.
* Zaman bakımından geride kalmış.
* Çürümeye yüz tutmuş.
* Bu güne göre geride kalmış olan zaman, mazi.
* Arkada kalan...
* "o fırsat bir daha ele geçmez" anlamında kullanılır.
* hastalık, kaza geçirenlere beklenmedik büyük bir olumsuz durumdan kurtulanlara veya hapishaneye girenlere söylenen iyi dilek sözü.
* Fiilin belirttiği zaman kavramının, içinde bulunduğu zamandan önceye ait olması. Türkçede bu zaman belirli geçmiş ve belirsiz geçmiş olarak iki...
* -mış- geçmiş zaman eki almış fiille yardımcı fiilin veya başka bir fiilin birlikte kullanılmasından ortaya çıkan ve olayın tamamlanmış olduğu...
* Geçmiş zaman kavramı veren ve isim, sıfat gibi kullanılan sıfat-fiil. Türkçede bu sıfat-fiil -dik veya -miş ekleriyle kurulur. Bildiklerinizi...
* geçmişte kalan olayların üzerinde durulmasından hiçbir yarar beklenmez.
* Sövgü yerine söylenen bir söz.
* Sövgü sözü.
* aralarında eskiye dayanan dostluk, arkadaşlık olmak.
* aralarında kırgınlığa yol açacak bir durum geçmiş bulunmak.
* bir durumun, daha önce...
* birinin ölmüş anası, babası ve yakınları.
* birinin ölmüşlerini yermek veya onlara sövmek.
* artık iş işten geçti.
* daha önce aynı olayları yaşamış olmak, tecrübe sahibi olmak.