Büyük Türkçe Sözlük
* Bir şeyin ölçülebilen, sayılabilen veya azalıp çoğabilen durumu, nicelik.
* Ölçü, para, kısım.
* Ölçek, ölçü.
* Ölçeği veya ölçüsü olan.
* Ölçeği veya ölçüsü olmayan.
* Hadsiz hesapsız, hesaba kitaba sığmayan.
* Selin sürükleyip getirdiği çok küçük taneli çamurlaşmış kum ve toprak karışımı.
* Türlü işlerde kullanılmak için yapılan ince ve uzun metal...
* birinin gözlerini kızgın mille kör etmek.
* Milâda dayanan, milâtla ilgili olan.
* İsa peygamberin doğumunu (aslında, doğumunun yaklaşık olarak dördüncü yılını) başlangıç olarak alan takvim.
* Milâdî takvimin belirttiği tarih.
* İsa peygamber'in doğduğu gün.
* Milâdî tarih başlangıcından geriye doğru sayılan yıllara göre belirtilen tarih (kısaltılmış biçimde: M. Ö.).
* Milâdî tarih başlangıcından bu yana sayılan yıllara göre belirtilen tarih (kısaltılmış biçimde: M. S.).
* En çok bağlarda görülen, peronospora cinsinden, emeçlerini bitkilerin yapraklarına salarak yaşayan aslak bir mantarın oluşturduğu hastalık.
* Milletler, uluslar.
* Çok ince yufka ve kremayla yapılan bir tür pasta.
* Bir ölçü biriminin önüne getirildiğinde bu birimi binle bölen ön ek. Kısaltmasım.
* Bir barın binde biri değerinde atmosfer basıncı ölçü birimi.
* Bir gramın binde birine eşit ağırlık ölçüsü birimi (mgr).
* Bir litrenin binde birine eşit oylum ölçü birimi (ml).
* Santimetrenin onda biri.