Büyük Türkçe Sözlük
* Büsbütün tek.
* Ayırt etme.
* Mahkemelerce verilen kararın kanun ve usul yönünden incelenmesini sağlayan kanunî yol.
* ayırt etmek.
* mahkemelerce verilen kararın kanun ve usul yönünden Yargıtayda incelenmesini istemek.
* Yargıtay.
* İnsan vücudunun dış yüzü.
* Vücut.
* Doğrudan doğruya ten üzerine giyilen ince fanilâ.
* Beyaz insanların teninin rengi.
* Bu renkte olan.
* Kakışma, kakofoni.
* Azalma, eksilme.
* Anlam aykırılığı, çelişme, çelişki.
* birbiriyle çelişen sözler söylemek.
* Ruh göçü.
* Nesil yetiştirerek üreme.
* Birbirine uyma, yakışma, aralarında uygunluk bulunma, oran, orantı.
* Birbirleriyle ilgili söz veya kavramların dizelerde toplanması sanatı.
* Tenasüp olmayan, uygunluk, düzgünlük bulunmayan.
* Bakışım, simetri.
* İçinde yemek pişirilen, kapaklı, genellikle metal kap.
* "kötülük, kusur yönünden sen benden daha betersin" anlamında kullanılır.
* herkesin kendi bildiği gibi davranarak ortada düşünce birliği kalmadığını anlatmak için söylenir.
* hoşa gitmeyen herhangi bir nitelik yönünden birbiriyle benzeşen iki kişi bir araya gelmiş.