Büyük Türkçe Sözlük
* Adliyede, sadece izinli veya görevli olanların katılabildiği, kamuya kapalı duruşma, gizli celse.
* Gizli olarak, saklayarak.
* Başkalarına duyurulmayan, kimseye haber verilmeyerek yapılan (iş).
* Açık, anlaşılır olmayan (söz, konuşma).
* Genellikle ilgililerden başkasının katılmasına, dinlemesine izin verilmeyen toplantı.
* Bir işlemin herhangi bir kurulun oyuna bağlı olması durumunda oy verecek olanların oylarını gizli olarak vermeleri yöntemi.
* Millî Emniyet Teşkilât ıgörevlisi.
* Ajan, sivil güvenlik görevlisi.
* Henüz teşhisi konulmamış veya yüksek düzeyde seyretmeyen şeker hastalığı.
* Kendini belli etmeyen sıtma.
* Gizlice kötülük eden kimse.
* başkalarına duyurmamak, saklamak.
* Gözle görülemeyecek kadar özenle yapılmış yama.
* Kimseye göstermeden, kimseye belli etmeksizin, gizli olarak.
* Özellikle ruhlar dünyasıyla ve evrenin bilinmeyen güçleriyle ilgili bilgi dünyasına dayalı çeşitli kuramlar, uygulamalar ve ayinler için...
* Kimsenin haberi olmadan, kimseye haber vermeden, el altından, kimseye duyurmadan, gizlice. gizlilik
* Gizli olma durumu.
* Eski Roma'da arenada birbirleriyle veya yırtıcı hayvanlarla dövüşen kimse.
* Yumuşak deri.
* Üzerine saydam bir cilâ tabakası çekilmiş olan (eşya).
* Açıklık, şeffaflık.
* Buzul bilimi uzmanı, buzul bilimci.
* Buzul bilimi.
* Kuzgunkılıcı.
* Karaciğer ve kaslarda bulunan, hidrolizle şeker veren karbonhidrat.