Büyük Türkçe Sözlük
* Kâseletmek işi.
* Damgalatmak, mühürletmek.
* Kâse kullanarak iş yapmak.
* Kaşesi olan.
* İşverenin, kendisine başkaca bir yükümlülüğü olmadan, çalışma süresine göre ücret verdiği kimse.
* Ant içme, yemin etme.
* İçinde, görüntü ve seslerin kaydedildiği, gerektiğinde yeniden kullanılmasını sağlayan bir manyetik şeridin bulunduğu küçük kutu.
* Ses kaydetmeden, sadece kaset çalan araç.
* Kaset satan kimse.
* Kasetçinin yaptığı iş veya meslek.
* Kaş, göz işaretleriyle bir şey anlatmaya çalışmak.
* Kaş ve gözle bir şeyler anlatmak, dikkat çekmek.
* On beş beyitten az olmayan, bütün beyitlerin ikinci dizeleri en baştaki beyit ile kafiyeli bulunan ve çoğu kez büyükleri övmek için yazılan...
* Kaside yazan şair.
* Birine yaranmak amacıyla aşırı övgüde bulunan kimse.
* Kaside okumayı meslek edinmiş kimse.
* Bulucu.
* Sulu veya bazı ufak taneli yiyecekleri ağza götürmeye yarayan, saplı sofra aracı.
* Ucu iğneli kaşık biçimindeki olta.
* Vücudun karın ile uyluk arasındaki bölümü.
* İştahla veya çabuk yemek.
* Kasık bağı yapan veya satan kimse.
* Fıtığı içeride tutmak için kullanılan bağ.