Büyük Türkçe Sözlük
* Genellikle üreme organları çevresindeki kıl diplerinde yerleşen bir tür bit (Phthirus pubis).
* Ortalığın kararmaya başladığı zaman, akşam yemeği zamanı.
* Kasık fıtığı.
* Kadın, eş.
* Orta Anadolu bölgesinde kaşık çalınarak oynanan bir halk oyunu veya bu oyunun müziği.
* Çok küçük.
* Kaşıkla ölçerek.
* Birbiri ardınca ve kaşıkla.
* Turpgillerden, iskobüte karşı kullanılan, yaprakları kaşığı andıran, güzel çiçekler açan bir bitki (Cochlearia officinalis).
* Karanfilgillerden, saz biçiminde ince sapları olan, güzel çiçekler açan, kasık yaralarına yararlı sayılan bir bitki (Herniaria hirsuta).
* Yurdumuzun birçok bölgesinde, parmaklar arasına sıkıştırılmış tahta kaşıklar ile şıkırdatılarak çok hareketli bir biçimde oynanan halk oyunu.
* Yemek yemek.
* Kaşık yapan veya satan kimse.
* Şimşir, kemik, bağa gibi şeylerden kaşık oyan, süsleyen zanaatçı.
* Pelikan.
* Kaşık yapma ve satma işi.
* Ördekgillerden, gagası kaşık biçiminde, tüyleri ak, kara, kahverengi, ayakları kırmızı bir kuş (Spatula clypeata).
* Yaptığı bir iyiliği hiçe indirecek kötülükte bulunmak.
* Kaşıklamak işi.
* Kaşıkla yemek.
* (Kaşıkla yenen yemek için) Severek, iştahla yemek.
* Kaşıklanmak işi veya durumu.
* Kaşıkla yenmek.