Büyük Türkçe Sözlük
* dikkatle bakmak, gözünü ayırmadan bir yere veya bir kimseye bakmak.
* şaşkınlıkla, hayretle bakmak.
* biriyle göz göze gelmemek için gözlerini başka tarafa çevirmek.
* Bkz. gözünü kan bürümek.
* ölmek.
* çok sevindiği yüzünden, gözlerinden belli olmak.
* utancından yüzü çok kızarmak.
* Gözletmek işi.
* Gözlemek işini yaptırmak.
* Gözlemci, müşahit, rasıt.
* Gözlemek işi veya biçimi.
* Herhangi bir biçimde veya renkte gözü olan.
* Bölmesi veya gözleri olan.
* Deliği olan.
* Görme bozukluğu olan gözlerin daha iyi görmesine veya gözleri korumaya yarayan, bir çerçeveye yerleştirilmiş çift camdan oluşan araç.
* Atların...
* gözlük kullanmak.
* iyi görmek, dikkat etmek.
* Gözlük satan veya onaran kimse.
* Gözlük satma ve onarma işlerinin yapıldığı dükkân.
* Gözlük satma işi.
* Gözlüğe cam takma, gözlük çerçevesi onarma işi.
* Gözlük takmış olan, gözlük kullanan.
* Kobra.
* Gözlüğü olmayan, gözlük takmamış olan.
* Gözü olmayan.
* Görmez, âmâ, kör.