Büyük Türkçe Sözlük
* Güderi yapan veya satan kimse.
* Güderi deri sanayii ve ticareti.
* Güderinin yapıldığı yer.
* Güderilemek işi.
* Güderi işlemlerini yapmak.
* Bilinçli veya bilinçsiz olarak davranışı doğuran, sürekliliğini sağlayan ve ona yön veren herhangi bir güç, saik.
* Kaynağı duygulanma değil...
* Yüzüne bakılmayacak kadar sevimsiz ve çirkin.
* Gudubet olma durumu.
* Gütmek işini yapan kimse.
* Çoban, sığırtmaç.
* Eksik yanı olan, tamamlanmamış, kısa.
* Kuyruğu kesik veya kopmuş.
* Yetersiz, sonuç vermemiş.
* büyüyememek, küçük, bodur kalmak.
* bitmemiş, sonuç vermemiş durumda olmak.
* Güdükleşmek işi.
* Güdük duruma gelmek.
* Güdük olma durumu.
* Bireyin, işinin yönünü, gücünü ve öncelik sırasını belirleyen iç veya dış dürtücünün etkisi ile işe geçmesi, motivasyon.
* Canlıda işe veya...
* Güdülmek işi.
* Gütmek işi yapılmak.
* (bir kimse veya topluluk) Birinin düşünce ve amacı doğrultusunda yönetilmek.
* Yönetmek işi, idare.
* Bilişimde, bir olaylar dizisini, bir süreci veya bir aracı yöneltme ve düzenlemeyle ilgili işlevlerin bütünü.
* Canlılarda ve makinelerde kontrol, iletişim ve işleyişi inceleyen bilim, kibernetik, sibernetik.
* Güdümcülükten yana olan kimse.