Büyük Türkçe Sözlük
* Varoluşçuluk yanlısı, egzistansiyalist.
* Varoluşun özden önce geldiğini ve özü sürekli olarak yarattığını ileri süren öğreti, egzistansiyalizm.
* Kent veya kasabada dış mahalle.
* başına getirildiği kelimenin her şeyin üstünde tutulduğunu anlatır.
* Güney Anadolu bölgesinde yaşayan Varsak Türklerinin söyledikleri koşma.
* Kanıtlanmadan, geçici veya kalıcı olarak benimsenen önerme
* Varsayıma dayanan.
* Bir varsayıma dayanan, farazî, hipotetik.
* Parası, malı çok olan zengin, yoksul karşıtı.
* Zengin erki, plutokrasi.
* Zenginleşmek durumu.
* Zengin duruma gelmek.
* Zengin olma durumu, zenginlik.
* Tehlikeli durum.
* zor bir durumdan kurtulmak.
* tehlikeli bir durumdan kurtulmak.
* Bir yol şebekesi üzerinde, belli bir noktadan ayrılarak başka bir noktadan aynı yolla birleşen ikinci derecedeki yol, yan yol.
* Masal, efsane...
* Çeşitleme.
* Değişim.
* Değişiklik.
* Varlıklı olduğu hâlde harcamayıs evmeyen, eli sıkı, cimri.
* Şarkı, dans, hokkabazlık, temsil gibi aralarında ilişki bulunmayan farklıoyunlardan oluşan gösteri.