Büyük Türkçe Sözlük
* Güç, kolay olmayan bir biçimde.
* Güçlü olma durumu.
* Güçsünmek işi veya durumu.
* Bir şeyi güç saymak.
* Gücü olmayan, âciz.
* gücü yetmemek.
* Güçsüz bir biçimde (olan).
* Güçsüz olma durumu, güçsüze yakışacak davranış, kuvvetsizlik, aciz, iktidarsızlık.
* Bez tezgâhında ipliği ayarlayan tezgâh tarağı.
* Zorla, zorlayarak, güçlükle.
* zorlukla.
* eldeki imkânlarla, ancak altından kalkabilmek, üstesinden gelebilmek.
* Dokumada kullanılan sağlam, kalın iplik.
* Kısa, bodur, gelişmemiş, güdük.
* Kuyruksuz, kuyruğu kesik (hayvan).
* Ağaç direklerin hazırlanması sırasında arta kalan kısa parça.
* Şubat ayı.
* Gücümsemek işi veya durumu.
* Bir şeyin yapılmasını güç görmek, bir işi isteksiz yapmak.
* Dara dar.
* Güçlükle, ancak, zorla.
* gönlü kırılmak, onuruna dokunmak.
* bir sorunun kolay çözümü varken onu güçleştirmek.
* Bez, beze.