Büyük Türkçe Sözlük
* Gizli, saklanmış.
* Toplantı yeri.
* Toplanmış kimseler.
* Camilerde parmaklıkla ayrılmış yüksek yer.
* Saklanmış, korunmuş, korunan, saklı.
* Gözaltında olarak.
* Becerikli.
* Uzman, işini iyi bilen, usta.
* Becerikli bir biçimde, becerikli olarak, ustaca.
* Bkz. Mehtap.
* Yok etme, yok olma.
* Aylık.
* Aylık olarak.
* Nitelik, vasıf, öz, asıl, esas.
* İç yüz.
* Bir yargıçtan veya bazen savcı ve yargıçlardan oluşan bir kurulun, yargı görevini yerine getirdikleri yargı yeri.
* Dava, duruşma, mahkeme.
* Bkz. yüzü mahkeme duvarı.
* hiçbir kimse, bulunduğu kamu hizmetinde ömrünün sonuna kadar kalmaz.
* Mahkeme.
* Dava sonunda açıklanan karar, hüküm.
* Mahkeme açılırken ödenen ücret ile avukatlık giderleri.
* yüksek bir makamda koruyucusu, kayırıcısı bulunmak.
* Mahkemeleşmek işi veya durumu.
* Karşılıklı olarak birbirini dava etmek.
* Mahkemeye düşmüş, davalı.