Büyük Türkçe Sözlük
* Bazitli mantarlardan, ağaçların gövdesinde veya dallarında yetişen ve kurusu kav olarak kullanılan bitki (Fomes fomentarius).
* Ucuz, özenmeden ve bayağı cins ayakkabı yapan veya satan esnaf.
* Özensiz ve gelişigüzel yapılmış olan.
* Kavaf olma durumu.
* Kavafın işi.
* Kurallar, kaideler.
* Söğütgillerden, sulak bölgelerde yetişen, boyu bazı türlerinde otuz veya kırk metreye değin çıkan, kerestesinden yararlanılan bir ağaç (Populus).
* Açık mor renkli bir tür incir.
* Kavak yetiştirme işi.
* Kavakları çok olan veya kavak ağacı yetiştirilen yer.
* Kamıştan yapılan, genellikle çobanların çaldığı, yumuşak sesli, perdeli büyük düdük.
* Baldırda olan iki kemikten kalını.
* Namlusu yivsiz tüfek.
* Kaval yapan, satan veya çalan kimse.
* Kadına, dansta eş olan veya bir yerde, toplantıda arkadaşlık eden erkek.
* Kibar erkek.
* Kadına dansta veya bir toplantıda eşlik etme.
* Kadına dansta veya bir toplantıda eşlik etmek.
* Yelkeni bir bordadan öbür bordaya geçirme.
* Değiştirme, aynı türden bir şeyin yerine bir başkasını koyma.
* Bir işi başka birine yükleme...
* Topraktan veya camdan, ağzı geniş, orta veya ufak boyda kap.
* ... kavanoz dolusu.
* "Boş dünya, yalan dünya, fani dünya" anlamında üzülmemeyi, biraz boşvermeyi, acınmamayı anlatan söz.
* Balı alınmış petek.
* Kovanda özellikle kış aylarında arıların yemesi için bırakılan bal.
* Yel, gaz.
* Gürültü, patırtı.