Büyük Türkçe Sözlük
* Dize durumuna getirmek.
* Bir dizede veya notada vurgu, uzunluk veya ses özelliklerinin, durakların düzenli bir biçimde tekrarlanmasından doğan ses uygunluğu, tartım, ritm.
* Dizemli olan, tartımlı, ritmli, ritmik.
* Dizemi olmayan, tartımsız, ritmsiz.
* Bir bütün oluşturacak biçimde karşılıklı olarak birbirine bağlı ögelerin bütünü, manzume, sistem.
* Bir ilkeye veya dünya görüşüne göre...
* Dizgesi olan, dizgesel, sistemli, sistematik.
* Dizge ile ilgili, sistemli, sistematik.
* Dizgesi olmayan, dizgeye bağlı olmayan, sistemsiz.
* Basım için harfleri, kelimeleri, satırları, sayfalar oluşturacak biçimde düzenleme, tertip.
* Dizgi işlerinin yapıldığı yer, mürettiphane.
* Basım evinde dizgi işiyle uğraşan kimse, mürettip.
* Dizgicinin işi, mürettiplik.
* Gemin uçlarına bağlanarak hayvanı yöneltmeye yarayan kayış.
* dizgin takmak.
* düzelmek, belli bir disipline ve sisteme girmek.
* birinin aşırı davranışlarına engel olmak.
* üzerindeki baskıyı artırmak.
* Dizginlemek işi.
* Ata dizgin takmak veya atı yürütmek için dizginini oynatmak.
* Birinin aşırı davranışlarını önlemek.
* Dizginlenmek işi.