Büyük Türkçe Sözlük
* bir iş görmek için ilgili kişiden bir gün ayırmasını istemek, randevu almak.
* yaşını, günü gününe bitirmiş olmak.
* davayı ileri bir tarihe bırakmak.
* güneş doğmak.
* Güneşte bal koyuluğuna getirilmiş üzüm şırası.
* Lâpinagillerden, kırmızı renkli, siyah benekli bir balık (Julis turcica).
* Güneşin ufukta kaybolması, gurup.
* Batı.
* Bkz. güneş batmak.
* içinde bulunduğun günü iyi değerlendir bugün ne yapabilirsen kazancın odur.
* Ayçiçeği, günebakan, gündöndü.
* tam öğle vakti, zeval.
* bir iş iyice belli olmadan sonucu hakkında yargı yürütülemez. Yarın ne gibi durumlar veya olaylar çıkacağını kimse bilmez.
* beklenmedik bir sırada umut verici durumlarla da karşılaşma imkânı vardır.
* sabah olmak.
* isteklerini gerçekleştirmek için iyi bir duruma erişmek veya eline olağanüstü bir fırsat geçmek.
* Doğu.
* Doğudan esen rüzgâr.
* Gündüz ile gecenin eşit olduğu gün.
* Güneşin açılımının en çok olduğu gün.
* güneş çarpmak.
* çok açık, çok belli.
* esenlik, bolluk, mutluluk içinde yaşamak.
* sıkıntı içinde yaşamak.