Büyük Türkçe Sözlük
* Kurmak, bir makine veya cihazın sökülü parçalarını yerli yerine takmak.
* Bkz. menü.
* Kırmızı ile mavinin karışmasından oluşan renk, menekşe renginin kırmızıya çalanı.
* Bu renkte olan.
* Kızıldan mora kadar değişen renklerde, göz, ağız, burun etrafı, daha açık, baş ve ayaklar vücuduna göre daha koyu renkte, kaba karışık yapağılı...
* Gözle görülmeyen, dalga boyları yaklaşık 4000 angströmle 200 angström arasında olan, mor ışının ötesinde yer alan, yapay olarak da elde edilip...
* Baklagillerden, salkım durumunda mavi, mor, beyaz, pembe renkli çiçekler açan, 20 m ye kadar uzayabilen çok yıllık bir sarmaşık (Wisteria sinensis).
* Bir insanın ruhsal gücü, yürek gücü, maneviyat.
* Manevî dirençsizlik, ruhsal yönden direnememe, cesareti yitirme.
* Ruhsal gücü, maneviyatıgüçlendirme.
* bir kimsenin ruhsal direnme gücünü artırmak, cesaretlendirmek, yüreklendirmek.
* ruhsal yönden direnme gücünü yitirmek, içine korku düşmek.
* bir kimsenin ruhsal yönden direnme gücünü azaltmak, sarsmak.
* Ahlâkçılık doktrini, ahlâkı araç değil, amaç sayan doktrin, törelcilik.
* Morarmak işi veya biçimi.
* Morarmak işi.
* Mor bir renk almak.
* Herhangi bir sıkıntı veya hastalıkla vücudun bir organımor renk almak.
* Morarmış yer, morluk.
* Morartmak işi.
* Morarmasına sebep olmak, mor renk vermek.
* Çok bunalımlıdönemlerde bir ülkede, bölgede bir bölüm veya tüm borçlardaki ödeme zorunluğunun geri bırakılması.
* Resmî geciktirme.