Büyük Türkçe Sözlük
* Bkz. anasından doğduğuna pişman etmek.
* aşırı üzülmek, olağanüstü sıkıntıda olmak, eziyete uğramak.
* Doğdurmak işi.
* (Güneş, Ay, yıldız için) Doğmasını sağlamak.
* Doğuncaya kadar beklemek.
* Bkz. döven.
* Oğuz Türklerinin 24 boyundan biri.
* Doğmak durumu.
* Doğmuş.
* Dünyaya gelme.
* Doğruluğu sınanmadan benimsenen, bir öğretinin veya ideolojinin temeli yapılan sav, nas.
* Herhangi bir yerde doğup yetişmiş.
* Başlangıçtan beri.
* İçten geldiği gibi, irticalen, doğaçlama.
* Dogmacılıkla ilgili.
* Dogmacılık yanlısı olan kimse.
* Öne sürülen öğreti ve ilkeleri eleştirmeden doğru olarak benimseyen ve benimsediği var sayımlardan katı bir yöntemle önermeler türeten anlayış...
* Dünyaya gelmek.
* (Güneş, Ay, yıldız) Ufuktan yükselerek görünmek.
* Ortaya çıkmak, sonucu olmak.
* (düşünce, hayal gibi şeyler için) Zihinde...
* Dogmalaştırmak işi.
* Bir inancı dogma durumuna getirmek.
* Deney bilgisini, deneye dayanan kanıtları hiçe sayarak, kanılarını inanç öğretilerinden çıkaran (düşünce biçimi).
* Felsefe ve din dogmalarının...
* Eleştirmeciliğin ve kuşkuculuğun tersine olarak, her türlü inkâr ve kuşkunun üstünde tutulan birtakım ilkeleri benimseyen felsefe.
* Dogmacılık.
* Bkz. dövme.
* Bkz. dövmeci.