Büyük Türkçe Sözlük
* Bıkma duygusu.
* Bıkmak işi.
* Tekrarlanması, sürüp gitmesi yüzünden bir şeyden doygunluk veya yorgunluk duyarak onu istemez duruma gelmek, usanmak.
* Dayanamaz duruma gelmek.
* Bıkkınlık verici.
* Bıktırmak işi.
* Bıkmasına yol açmak, bıkkınlık vermek, usandırmak.
* Amerika elması.
* Sonra, sonradan, daha sonra, sonraları.
* İstisnasız, ayrıksız, ayrım yapılmadan.
* Kayıtsız ve şartsız olarak, herhangi bir kısıtlama olmaksızın.
* Tersine olarak, tam tersine, tersine, aksine.
* Bir kuruluşun veya bir ticarethanenin belirli bir dönem sonundaki veya belirli bir gündeki taşınır ve taşınmaz varlıkları ile bunları sağlamak...
* Katranlı kıldan yapılan ve kalafat işlerinde kullanılan bir tür macun.
* Yeşil çuha kaplı bir masa üzerinde, fil dişi toplarla ve isteka ile oynanan bir oyun.
* Bilârdo oynayan veya oynatan kimse.
* Bilârdo salonunu işletme veya oynama işi.
* Vasıtasız, araçsız, aracısız, dolaysız, doğrudan doğruya.
* Bütün, hep ...-in hepsi.
* hiçbir etkiye aldırış etmeyerek doğru bildiği davranışı sürdürmek.
* herkes ne derse desin bildiği, istediği gibi davranmak.