Büyük Türkçe Sözlük
* Bkz. dövmek.
* Bkz. dövmelik.
* Doğrama sonucu ortaya çıkan parça.
* Paramparça, darmadağın.
* Doğramak işi.
* Bir yapının kapı, pencere, dolap, raf gibi ağaç, metal veya plâstik bölmeleri.
* Ahşap doğrama yapan kimse.
* Doğramacı olma durumu veya doğramacının sanatı.
* Keserek parçalamak.
* Doğranmak işi.
* Kesilmek, parça parça edilmek.
* Kesilir gibi ağrımak.
* Doğratmak işi.
* Doğramak işini yaptırmak.
* Doğramak işi veya biçimi.
* Bir ucundan öbür ucuna kadar yönü değişmeyen, eğri ve çarpık karşıtı.
* Gerçek, yalan olmayan.
* Akla, mantığa uygun.
* Yasa, yöntem ve ahlâka...
* 180 derecelik açı.
* İletken bir devre üzerinde yön değiştirmeyen sürekli elektrik akımı.
* uygun görmek, onamak.
* gerçek olduğu anlaşılmak.
* en doğrusu şudur ki.
* dik durmak.
* uslu durmak.