Büyük Türkçe Sözlük
* Birini düşünemez duruma getirmek, çok yormak.
* Otomobili fazla gaz vermekten çalışmaz hâle sokmak.
* Çok yorulup iş göremez, düşünemez duruma gelmek.
* Genellikle tahıl saklanan yer.
* Yiyecek ve bazı eşyanın saklandığı yer.
* Geminin yük koymaya ayrılmış yeri.
* Eşya taşıma işleri yapan kurum...
* Ambara bakan görevli, ambar memuru.
* Ambarcının gördüğü iş.
* Kapalı bir yerde, güçlü bir vantilâtör kullanılarak sağlanan hava akımı ile yeşil ve sulu yemlerin kurutulması.
* Bir devletin, gemilerin kendi limanlarından ayrılmasını yasaklama buyruğu.
* Bir malın serbest sürümünü engellemek için konulan yasak.
* gemilerin limanlardan hareketini yasaklamak.
* bir malın serbest sürümünü engellemek.
* bir mala el koymak, müsadere etmek.
* siyasî, ekonomik...
* ambargo ile ilgili yasaklamayı kaldırmak.
* Ambar durumuna gelmek.
* Ambar işi yapmak.
* Amber balığından çıkarılan güzel kokulu, kül renginde bir madde.
* Güzel kokulu bazı maddelerin ortak adı.
* Baklagillerden bir cins mimoza (Geum urbonum).
* Balinagillerden, boyu 25 m'ye kadar çıkan, başıbüyük, dişli, çok yırtıcı bir balık, ada balığı (Catodon macrocephalus).
* Amber ağacının toparlak, fındık büyüklüğünde, altın sarısı renginde güzel kokulu çiçeği.
* Sarıçalı.
* Hindistan'da, İran'da yetişen, pişince güzel bir koku veren, iri ve uzun taneli bir tür pirinç.
* Soyut bir şeyin, bir kavramın sembolü olan varlık veya eşya, belirtke.
* Atardamarda kanın pıhtılaşması veya yağ parçacıklarının oluşması sonucunda meydana gelen tıkanma.
* Hasta arabası, cankurtaran (arabası), cankurtaran.