Büyük Türkçe Sözlük
* Bkz. Acem lâlesi.
* Solunu doğuya, sağını batıya veren kimsenin tam karşısına düşen yön, dört ana yönden biri, cenup, kuzey karşıtı.
* Bu yönde olan, bu yönle...
* Siyahtan kül rengine kadar değişen renklerde, kuyrukları diğer karamanlara göre daha küçük, kuzularından bukleli post alınabilen ve Batı...
* Güney doğrultusunun ufuk üzerinde göğü deldiği nokta.
* Güney yarım kürede bir takım yıldızın adı.
* Güneyle batı arası yön.
* Güneyle doğu arası yön.
* Güney bölgelerinden olan (kimse veya topluluk), cenuplu.
* Türkiye'nin güney illerinden olan (kimse).
* Hiç güneş ışığı almaz (yer).
* İyi yaşamış.
* Birçok hayat tecrübesi bulunan (kimse).
* Çok yaşlı.
* Çok hayat tecrübesi olmak.
* Gurup zamanı.
* Batı.
* Günlemek işi.
* Günü belirlemek, tarihlendirmek.
* Birçok gün sürerek.
* geçmiş zamanda bir gün, vaktiyle.
* çok kederlenecek bir duruma uğramak.
* ölümü yakın olmak.
* bir yerde kalmak için ancak birkaç günü bulunmak.
* Tarihli.
* Belli bir zamanla sınırlı.
* O günkü, o günle ilgili.
* Üzerinden gün geçmiş veya geçecek.
* Her gün yapılan, her gün yayımlanan, her gün çıkan.
* Günü gününe tutulan...