Büyük Türkçe Sözlük
* Bir öğrenciye öğrenimini yapması veya bir kimsenin bilgi ve görgüsünü artırması için bir kuruluşça verilen para, burs.
* Bilimde bir düzenli görüşü oluşturan ilke ve dogmaların bütünü, meslek, doktrin.
* Belli bir anlayışa, düşünceye dayalı olan ilke veya ilkeler...
* Öğretme, yetiştirme ve açıklama niteliğinde olan, didaktik.
* Öğretici olma durumu.
* Öğretilmek işi.
* Öğretmek işi yapılmak.
* Belli bir amaca göre gereken bilgileri verme işi, tedris, tedrisat, talim.
* Öğrenmeyi kolaylaştıracak etkinlikleri düzenleme gereçleri sağlama...
* Öğretim ilke, yöntem ve yollarına ilişkin genel sorunları inceleyen bilgi dalı, didaktik.
* Üniversitelerde öğretim üyesi bulunmayan dersler için geçici veya sürekli olarak görevlendirilen, ders veren ve uygulama yaptıran kimse.
* Bir okulu bitirmek veya bir alanda uzmanlaşmak için okunması gereken ders ve konuları kapsayan plân, müfredat, ders programı.
* Yüksek öğretim kuruluşlarında görevli profesör, doçent ve yardımcı doçent.
* Yüksek öğretim kurumlarında belirli süreler için görevlendirilen uzmanlar, çeviriciler, araştırma görevlileri ve eğitim öğretim plânlamacıları...
* İlk, orta ve yüksek okullar ile üniversitelerde öğretimin başladığı ve sona erdiği gün arasında geçen süre.
* Öğretmek işi veya biçimi.
* Öğretmek işi.
* Bir kimseye bir konuda bilgi ve beceri kazandırmak.
* Yetenek kazandırmak.
* Bilinmeyen bir konuda bilgi sahibi olmasını sağlamak.
* Mesleği bir bilim dalını, bir sanatı veya teknik bilgileri öğretmek olan kimse, muallim, muallime.
* Öğretmenlerin barınma, yemek ve eğlence ihtiyacını karşılamak üzere yapılmış bina.
* Öğretmenin görevi.
* Erkek evlât.
* Yaşlıkimselerin genç erkeklere söylediği bir seslenme.
* Bazı kelimelerin anlamınıpekiştirmek için kullanılır.
* Bey veya ana arı...