Büyük Türkçe Sözlük
* Genellikle cami avlularında bulunan, çevresindeki musluklardan ve ortasındaki fıskiyeden su akan, üzeri kubbeli veya açık havuz.
* Başkalarına acı çektirerek cinsel doyum sağlayan kimse.
* Başkalarına acı çektirmekten zevk duyan kimse.
* Sadistlik niteliğinde olan.
* Sadiste yakışır bir biçimde.
* Sadist olma durumu.
* Sadistçe davranma, sadizm.
* Başkalarına acı çektirme yoluyla cinsî doyum sağlama biçiminde kendini gösteren bir tür sapıklık, sadistlik.
* Çarpışma, tokuşma, vurma.
* Sarsıntı.
* gönlü, yüreği rahatlatmak, ferahlatmak.
* Osmanlı İmparatorluğunda başbakan.
* Sadrazam olma durumu.
* Sadrazamın makamı veya görevi.
* Dizi, sıra.
* Katıksız, arı, katışıksız, halis, has.
* Kurnazlığa aklı ermeyen, kolaylıkla aldatılabilen.
* İyi niyetli, art niyetsiz.
* sıralanmak, sıraya girmek.
* Dizi dışı.
* İlgisiz, bağlantısız, işlemez.
* dizinin dışına çıkarmak.
* ilgisini kesmek, işin gereğinden alakoymak, işlemez duruma getirmek.
* Irkının katışıksız özelliklerini taşıyan (at).
* Dizilmiş olarak, dizi dizi.
* Safça, kolayca aldatılarak.
* Bkz. sefa.
* Evreler, safhalar.
* Güneşdoğmadan az önce beliren aydınlık.
* birden önemli bir durumla karşıkarşıya olduğunu anlamak.
* sabahleyin ortalık aydınlanmaya başlamak.