Büyük Türkçe Sözlük
* Kaymasını sağlatmak, kaymasına sebep olmak.
* Kayıt için alınan para.
* Kaydolmak işi, yazılma.
* Yazılmak.
* Islak veya düz olduğundan, kendisi kayan veya üzerinde kayılan, kaygın.
* Omlet.
* Yumurta çalkanarak yapılan bir çeşit tatlı.
* Kaygana için gereken malzeme.
* Kaygan olma durumu.
* Üzüntü, endişe duyulan düşünce, tasa.
* Üzüntü, tasa duymak.
* Kaygılandırmak işi.
* Kaygılanmasına sebep olmak.
* Kaygılanmak işi veya biçimi.
* Kaygılanmak işi, üzülme.
* Kaygı duymak, üzülmek.
* Kaygısı olan, üzüntülü.
* Kaygan.
* Gebe deve.
* Kaygısı olmayan, kaygı duymayan, aldırmaz.
* Kaygısız, aldırmaz (bir biçimde).
* Kaygısız olma durumu veya kaygısızca davranış.