Büyük Türkçe Sözlük
* Doğurgan duruma getirmek.
* Çok doğurma durumu, doğurgan olma durumu.
* Ortaya çıkan sonuç.
* Doğurmak işi.
* Yavru dünyaya getirmek, doğum yapmak.
* Ortaya çıkmasına yol açmak, sebep olmak.
* Doğurtmak işi veya durumu.
* Doğurmasını sağlamak, doğurmasına yardım etmek.
* Doğurmasını sağlayan.
* Yeni düşünceleri ortaya koyan (kimse).
* Doğurmak işi veya biçimi.
* Doğmak işi veya biçimi.
* Bkz. dövüş.
* Bkz. dövüşçü.
* Bkz. dövüşçülük.
* Bkz. dövüşken.
* Bkz. dövüşmek.
* Doğumla beraber (gelen), yaradılıştan, fıtrî.
* Kişinin doğduğu andan beri var olan, öğrenilmiş şeylerin sonucu olmayarak, doğuşla birlikte...
* Herhangi bir canlı türünün yapısal ve görevsel gelişiminde yaşantı, öğrenme gibi edinilmiş faktörlere değil, kalıtımla ilgili olanlara ağırlık...
* Gemilerin yükünün boşaltıldığı veya onarıldığı, üstü örtülü havuz.
* Ticaret mallarını saklamak için rıhtımda yapılan büyük depo.
* Dökerek.
* Dağıtarak.