Büyük Türkçe Sözlük
* Düz duruma getirme, düzleme.
* Ödeme, verme.
* Hükûmetçe bir yere gönderilen erlere verilen ve bilet yerine geçen kâğıt.
* Bkz. düzeç.
* düzlemek.
* ödemek.
* Kabarcıklı düzeç.
* Metal, tahta vb. maddelerden yapılmış parçaları istenilen biçime sokmak için işleyerek düzelten zanaatçı.
* Tesviyecinin işi veya mesleği.
* Uğurlama.
* uğurlamak, geçirmek.
* Uyma, uygun gelme.
* uymak, uygun gelmek.
* İnsan ve hayvan vücuduna açık yaralardan giren, genellikle toprakta, gübrede yaşayan bir basilin yol açtığı, kasların sürekli ağrılıkasılmasıyla...
* Bir şeyi iyice inceleme, onunla ilgili bilgi edinme, araştırma.
* inceleme yapmak, araştırmak.
* ateşetmek.
* soğuk kanlılığınıbozmamak, telâşgöstermeyerek durumunu değiştirmemek.
* Ateşli silâhları ateşlemek için çekilen küçük manivelâ.
* Çabuk davranan, çevik, dikkatli, uyanık.
* Dikkat ve özen gerektiren, nazik.
* uyanık ve dikkatli olmak.
* anında, çok çabuk davranmak.
* hazır ve uyanık bulunmak.
* hazır, dikkatli, uyanık bulunmak, tetikte olmak.