Büyük Türkçe Sözlük
* Değersiz, aşağı görülen, küçümsenen topluluk, derinti, sürü.
* Bol ve gür çıkan veya akan şeylerin sesini anlatır.
* Guruldamak işi.
* (sindirim yollarından bir sıvı geçerken) Gur gur diye ses çıkarmak.
* Gürüldemek işi.
* Çok hızlı ve gürültülü ses çıkarmak.
* Aralarında uyum bulunmayan düzensiz seslerin bütünü, patırtı, şamata.
* Birçok kişinin karıştığı kavga, karışıklık veya tartışma.
* Guruldama sesi.
* gürültüden daha çok güçlü ses çıkarıp onu etkisizleştirmek.
* düzensiz ve rahatsız edici sesler çıkarmak.
* kavga, karışıklık, tartışma çıkarmak.
* kavga, tartışma karışıklık olmak.
* Kavga, gürültü.
* Gürültü yapan veya gürültü çıkaran (kimse), velveleci.
* Gürültüsü olan.
* Karışık olaylarla dolu.
* Çok gürültülü ve karışık.
* Gürültüsü olmayan.
* Kimseyi tedirgin etmeyen veya kimsenin dikkatini çekmeyen.
* Gürültü yapmayarak, tedirginlik çıkarmayarak.
* korkutmalara aldırış etmeyip dilediği gibi davranmak.
* gereksiz bir telâşa düşürmek.
* (bir iş, bir düşünce vb.) telaş ve karışıklığa rastlayarak ilgi çekmemek, üzerinde durulmamak.