Büyük Türkçe Sözlük
* Yakın komşu.
* İşlenen bir suçtan ötürü ceza verme.
* Zorlayan, zorlayıcı.
* Herhangi bir kimse tarafından alınacak önlemlere karşı, önüne geçilmesi olanaksız, borcun yerine getirilmesine engel, borçlunun iradesi dışında...
* Donanmış.
* Hazırlıkl ı, hazırlanmış.
* taşımak, kendinde bulundurmak.
* Parlatılmış, parlak.
* Ciltçi.
* Cilt evi.
* Ciltçilik.
* Denenmiş, sınanmış.
* Soyut.
* Evlenmemiş, bekâr.
* Yalın durum.
* Soyut.
* Yalnız, ancak.
* Cisim durumunda olan.
* (soyut kavramlar için) Somut bir varlıkta tam olarak belirmiş olan.
* Değerli süs eşyası.
* Mücevherlerin saklandığı küçük kapalıkutu.
* Mücevher kutusu.
* Divan edebiyatında, ebcet hesabına göre yalnız noktalıharfleri sayıldığında söz konusu olayın tarihini gösteren dize veya söz.
* Mücevherler.
* Değerli süs eşyası satan kimse, kuyumcu.
* Mücevhercinin işi, kuyumculuk.