Büyük Türkçe Sözlük
* arkası gelmek, sürüp gitmek.
* Bir kimseden miras kalma, mirasa konma.
* Kalıtım yoluyla birinden diğerine geçme.
* (mal vb. için) miras olarak birinden diğerine kalmak.
* kalıtım yoluyla birinden diğerine geçmek.
* Bir haberin ağızdan ağza yayılması, yaygın söylenti.
* Alçak gönüllülük.
* Gösterişsizlik.
* Tevazu içinde, alçak gönüllü, uysal.
* Birbirine denk olma, dengede bulunma.
* Paylama.
* Belli bir yöne çevirme, yöneltme.
* (aşama, makam, mevki) Verme
* yöneltmek, çevirmek.
* (aşama, makam, mevki) vermek, terfi ettirmek.
* Verme, bırakma.
* vermek, bırakmak.
* Banka vb. yerlere para, senet yatırma.
* para yatırmak.
* Bir yana doğru yönelme, yüzünü çevirme.
* Güler yüz gösterme, yakınlık duyma, hoşlanma, sevme.
* bir yere yönelmek.
* güler yüz göstermek.
* Kuruntuya düşme.
* Asma, kavun, karpuz gibi bitkilerin sürgünü veya dalı.
* Üzüm kütüğü, çotuk.
* Her şeyi oluruna bırakan.