Büyük Türkçe Sözlük
* (bir işi, bir düşünceyi) telaş ve karışıklık yüzünden ilgi çekmez duruma getirmek.
* söz kalabalığından, karışıklıktan yararlanarak istediğini...
* telaş ve karışıklığa rastlayarak değeri anlaşılmayıp unutulmak.
* Bir gök cisminin (Ay, Güneş, yıldız) ufkun altına inmesi.
* Özellikle Güneş'in batması, batış.
* (Güneş için) batmak.
* Turuncuya çalan kırmızı.
* Bu renkte olan.
* Kendini beğenme, büyüklenme, kibir.
* Övünme, kurum, çalım.
* Onur, şeref.
* gururlanmak.
* kurumlanmak.
* Gururlanmak işi.
* Övünmek, büyüklenmek, kurumlanmak.
* Kendi kişiliğine önem veren, onurlu, mağrur.
* Kurumlu, çalımlı.
* Gururlu bir biçimde (olan).
* kişiliğine zor gelmek, büyüklüğünün zedelendiğini düşünmek.
* kişiliği zedelenmek, onuru kırılmak.
* her türlü fedakârlığı göze alıp, taviz vermek, ilkelerden vazgeçmek.
* yüzüne karşı değerlerini belirterek bir kimseyi duygulandırmak.
* Silâh olarak kullanılan ağır topuz.
* Guatr, cedre.
* Gusletmek işi veya biçimi.
* Gusül abdesti almak.