Büyük Türkçe Sözlük
* Cıvık duruma gelmek.
* Cıvıklaştırmak işi.
* Cıvık duruma getirmek.
* Cıvık olma durumu.
* (kuşlar) Cıvıltı ile ötüşerek.
* Canlı, hareketli olarak.
* Canlı, neşeli.
* Hareketli, kalabalık.
* Cıvıldamak işi.
* Cıvıl cıvıl ötmek.
* Cıvıldaşmak işi.
* Hep birden cıvıldamak.
* Çivilemek işi.
* Dimdik ve ayaküstü bir durumda (denize atlama).
* Topu karşı alana dikine indirmeye yarayan sert vuruş.
* Bir şeyi bir yere çivi ile tutturmak, mıhlamak.
* Vurmak, öldürmek.
* Olduğu yerde hareketsiz bırakmak.
* Aynı noktaya sürekli olarak bakmak.
*...
* Çivilenmek işi.
* Çivi ile tutturulmak, mıhlanmak.
* Bir yerde hareketsiz kalmak.
* Çiviletmek işi.
* Çivi çaktırmak.
* Çivisi olan.
* Çivi çakılarak yapılmış.
* Çivi ile bir yere tutturulmuş.
* Çeşitli spor oyunlarında giyilen bir ayakkabı türü.
* Kuşların ötüşürken çıkardıkları ses.
* (ses için) Canlılık, ateşlilik.
* Cıvıltısı olan.
* Cıvıltısı olmayan.
* Cıvımak işi.