Büyük Türkçe Sözlük
* Kaymak yapan veya satan kimse.
* Kaymaklanmak işi.
* Kaymak bağlamak, kaymak tutmak.
* Kaymağı olan.
* Üzerine veya içine kaymak konulmuş olan.
* Sütten yapılmış dondurma.
* Kâğıt para, kaime.
* Herhangi bir kayme değerinde olan.
* Volkan bölgelerinde, belli aralıklarla su ve buhar fışkırtan sıcak kaynak, gayzer.
* Kaynaçlarda oluşan silisli çökelti, gayzerit.
* (Bir yerden) esas almak, bir esasa veya desteğe dayandırmak.
* Bir suyun çıktığı yer, kaynarca, pınar, memba.
* Bir şeyin çıktığı yer, menşe.
* Bir haberin çıktığı yer.
* Araştırma ve incelemede yararlanılan...
* Sağlam, güvenilir, doğru bilgiler edinilen kimse.
* Kaynak yapımında kullanılan makine.
* Kaynağın veya gözemin başında alınan su.
* İki metal veya yapay parçayı ısıl yoluyla birleştirmek.
* Belli bir konu, yer veya dönemle ilgili yayınları kapsayan veya en iyilerini seçen eser, bibliyografya, bibliyografi.
* Kaynakça hazırlayan kimse.
* Kaynak yapan kimse.
* Kaynak yapma işi.
* Kaynak işleri yapılan yer.