Büyük Türkçe Sözlük
* Güven verici, emniyetli, emin.
* Toplum yaşamında kanunî düzenin aksamadan yürütülmesi, kişilerin korkusuzca yaşayabilmesi durumu, emniyet.
* Buharlı tesisatta basıncın belirli bir değerin üstüne çıkmasını önleyen U biçimli boru.
* Güvenliği sağlamakla görevli kimse.
* Buharlı tesisatta basınç belirli bir değerin üstüne çıkınca açılarak tesisatın güvenliğini sağlayan vana, emniyet supabı.
* Güven duyma, güveni olma.
* "dost sandığın birtakım kimseler sana kolaylıkla kötülük edebilirler" anlamında kullanılır.
* Güven duymak, güveni olmak, itimat etmek.
* Göreve yeni başlamış veya görevini sürdüren hükûmetin tutumunu değerlendirmek için meclisin verdiği oy itimat reyi.
* hükûmetin tutumu meclisçe onaylanmak.
* hükûmetin tutumu ile ilgili olumlu oyu meclisçe kullanmak.
* Başkalarına güvenmeyen, itimatsız.
* Güvensiz bir biçimde, güvensiz olarak.
* Güvensiz olma durumu, itimatsızlık.
* güvenmemek.
* Hükûmetin uygulamalarına karşı gösterilen yazılı veya sözlü itimatsızlık.
* Güvercingillerden, hızlı ve uzun zaman uçabilen, kısa vücutlu, sık tüylü, birçok evcilleşmiş türleri bulunan, yemle beslenen kuş (Columba).
* Yeşil, mavi ve pembe arasında dalgalanır gibi görünen renk.
* Güvercin, kumru gibi kuşları içine alan geniş bir familya.
* Yeşil ile mavi arasında böcek kabuğuna benzer dalgalı ve değişken renk.