Büyük Türkçe Sözlük
* Anlamaz, kavramaz, hatır bilmez, kadirbilmez gibi sözlerle "yapamaz", "edemez" anlamlarında kullanılır.
* Bilmezlemek işi, teçhil.
* Bir kimseyi, bir şey bilmez göstermek, teçhil etmek.
* Bilmezlenmek işi.
* Bilmiyor gibi görünmek, bilmezlikten gelmek, tecahül etmek.
* Bilmez olma durumu, cehalet.
* yazarın, bildiği belli olan bir şeyi bilmez veya başka türlü bilir görünecek yolda bir anlatış sanatı, tecahülüarifane.
* bilmiyor görünmek.
* Her şeyi bilir geçinen, bilgiçlik taslayan.
* Bkz. çok bilmiş.
* Karşılıklı olarak, karşılık olarak.
* (davranış töresinde) Ben de, size de, sizlere de.
* Sırası gelince, sırası düşünce.
* Kuruluşlar, şirketler arasında bilgi satma, bilgileşim, bencmarking.
* Bütün, hep, kamu, ... -in hepsi.
* (birinin) Aracılığı ile, araçla, doğrudan doğruya olmayarak, dolaylı.
* Taş, maden, toprak, cam gibi şeylerden yapılmış küçük yuvarlak, misket.
* Motorlu taşıtlarda dönme veya sürtünme etkilerini azaltmak, aşınmayı...
* Bilyesi olan.
* Bisiklet, otomobil gibi taşıtların tekerleklerinde sürtünmeyi azaltmak amacıyla içine çelik bilye yerleştirilmiş bölüm.
* Milyar.
* On kere yüz, dokuz yüz doksan dokuzdan bir artık.
* Bu sayının adı ve bu sayıyı gösteren rakam, 1000, M.
* Bir isimden önce geldiğinde aşırılık...
* bir insan bir şeyi ne kadar iyi bilirse bilsin, gene de onu kendisinden daha iyi bilen bulunabilir.