Büyük Türkçe Sözlük
* Düşünme yetisi veya gücü.
* İç açıcı, ferahlık verici.
* Kısa ve anlaşılması güç bir metni açıklayan, açıklığa kavuşturan, metnin anlam ve amacı üstünde yorumda bulunan (kimse).
* Kur'an'ıyorumlayan...
* Bir kuruluştaki işlerin konu ve tüzüklere uygun olarak yürütülüp yürütülmediğini denetleyen kimse.
* Müfettişin görevi veya makamı.
* Yararlı, faydalı.
* Anlatan, ifade eden.
* Cisimleri, aleve değdirmeden ateşin etkisine uğratmak için kullanılan büyük toprak kap.
* Porselen fırını.
* Bir işte bütün parasını batırmış, batkın, iflâs etmiş.
* Yabanî koyun, argali.
* Pardösülerin içine iliklenerek geçirilen bir çeşit çok kalın, eğreti astar.
* İçinde keçe bulunan çok kalın, yumuşak, parlak tüylü kumaş.
* Bu kumaşgeçirilerek yapılmış olan.
* Bir bütünü oluşturan bireyler, ayrıntılar.
* Bkz. öğretim programı.
* Tekil.
* Bir bütünden ayrılmış.
* Türlü askerî görev ve hizmetlerin yapılması için, küçük birliklerden, belli bir kuruluşa bağlı kalmadan geçici olarak oluşturulan gruplara...
* Aşırı.
* Aşırı olma durumu.
* Ara bozucu, karıştırıcı, fesatçı, münafık.
* Bedava, beleş.
* Bir şeyi övünç bilerek onunla sevinen, övünen, iftihar eden.