Büyük Türkçe Sözlük
* (tulûat tiyatrosunda) komiğe nükte yapma kolaylığı vermek.
* Anahtar yapan, satan veya onaran kimse.
* Kapı, kasa gibi yerlere anahtar uydurarak hırsızlık yapan kimse.
* Anahtarcının yaptığı iş.
* evde yönetimi ele almak.
* Anahtarların kaybolmasını önlemek, kolayca kullanılmasını sağlamak için takıldığı maden, deri ve benzerinden yapılan halka veya kılıf.
* Boğagillerden tropikal Güney Amerika'da yaşayan, avını sararak ve sıkarak öldüren yılan (Eunectes murinus).
* Çağı geçmiş, çağa uymaz, eskimiş.
* Tarihe aykırılık.
* Çağa uymama.
* Analaştırmak işi.
* Annedeki özellikleri kazandırmak.
* Anası olan.
* Bkz. analı.
* annesi sağ olan çocukların mutluluğunu anlatır.
* Ana olanın durumu.
* Ana duygusu.
* Ana yerini tutan veya ana kadar yakınlık gösteren kadın.
* Üvey ana.
* Anaca davranış.
* analık görevini yapmak veya ana gibi yakınlık göstermek.
* Salça, tuz, su, bulgur ve kıymanın yoğrularak küçük köfteler hâline getirilmesi ve bu malzemenin et suyu ve nohut ile pişirilmesiyle hazırlanan...
* Tahlil, analiz yapan kimse, çözümleyici.
* Çözümlemeli.
* Çözümleme, tahlil.
* Çözümlemek, tahlil etmek.