Büyük Türkçe Sözlük
* Dolaşarak, dönerek.
* Bağlı olarak doğrudan doğruya olmayarak.
* Sebebiyle, yüzünden, ... -dan (-den) ötürü.
* Süslü, sanatlı edebî söz: Atatürk yerine Büyük Kurtarıcı veya Türkiye'nin kalbi Ankara demek gibi.
* Doğrudan doğruya olmayan, dolayısıyla olan, vasıtalı, bilvasıta.
* anıştırmak, ima etmek.
* Bkz. sözde özne.
* Fiilin anlamını bütünleyen ve yönelme, kalma, çıkma durumlarından birinde bulunan veya edat alan tümleç.
* Yükümlüsü önceden bilinmeyen, malı satın alanı yükümlendiren, tüketiciden alınan vergi.
* Doğrudan doğruya olan, araya herhangi bir araç girmeden, vasıtasız, bilâvasıta.
* Yükümlüsü önceden bilinenden doğrudan doğruya alınan vergi.
* Doldurmak işi.
* Bkz. yükleme.
* Gereksiz sözler ve benzetmelerle dolu anlatım.
* Dolmasını sağlamak, dolu duruma getirmek.
* (ateşli silâhlar için) İçine mermi sürmek.
* Bildirge, çizelge, fiş gibi basılı kâğıtların boş...
* Doldurtmak işi.
* Doldurmak işini yaptırmak.
* Doldurulmak işi.
* Dolu bir duruma getirilmek.
* (biri) Başkası için kötü düşünecek bir duruma getirilmek.
* Doldurmak işi veya biçimi.
* (birini) önceden hazırlamak, kötü düşünecek hâle sokmak.
* Ağır başlı, uslu, ağır davranışlı.
* Düz, engebesiz (toprak parçası).
* Bir oyuğun, bir kovuğun içine doldurulan madde.
* Cevher alınmasından sonra oluşan boşlukların doldurulma işleminde kullanılan taş, toprak ve...