Büyük Türkçe Sözlük
* Kalsiyum tuzları kapsayan suyun ısıtıldığı kabın iç yüzeyinde oluşturduğu katman.
* Satılan bir mal, yapılan bir iş veya harcanan bir emek karşılığında elde edilen para, temettü.
* Yarar, çıkar, kâr.
* Kazan yapan, satan veya onaran usta.
* Kazanı ateşleyen kimse, ateşçi.
* Kazancının işi veya mesleği.
* Kazanmış olan.
* Kazanç getiren, kazanç sağlayan.
* Kazancı olmayan.
* Dibi tutturularak hafif yanık kokusu verilmiş muhallebi.
* Kazandırmak işi.
* Kazanmasını sağlamak.
* İç yüzü bilinmemek.
* Kazanılmak işi.
* Kazanmak işi yapılmak.
* Kazanmak işi.
* Bir işyerinde işçilere sağlanan hukuk, sosyal ve malî her tür hak.
* Kazanmak işi veya biçimi.
* Kazanmak işi, edinme.
* Kazanç sağlamak.
* Olumlu, iyi bir sonuç elde etmek.
* Çıkmak, isabet etmek.
* Edinmek, sahip olmak.
* Uğramak, yakalanmak.
* Kendinden yana...
* Kaza sonucu, yanlışlıkla, bilmeden, kazaen.
* Rastgele, tesadüfen.
* Eklemli bir kol üzerinde hareket eden kepçeli bir çark veya zincirle donatılmış kazı makinesi, kazmaç, ekskavatör.
* Kazaya uğramadan yapılan.
* Kazasız bir biçimde.
* Kazaya veya güçlüğe, sıkıntıya uğramadan.