Büyük Türkçe Sözlük
* Koruma, saklama, korunum.
* korumak, saklamak, bir yerde tutmak, kapatmak.
* korumak, saklamak (veya korunmak saklanmak).
* olduğu gibi bırakmak, kapatmak (veya bırakılmak, kapatılmak).
* Tutucu.
* Tutuculuk.
* Muhafazası olan.
* Muhafazası olmayan.
* Birini veya bir şeyi koruyan, kollayan, gözeten kimse, koruyucu.
* Bir kalenin veya bir şehrin önemli yerlerini korumak, düzeni ve güvenliği...
* Devlet başkanlarını, kralları korumakla görevli askerî birlik.
* Muhafız olma durumu.
* Muhafızın görevi.
* Birbirine karşı olan iki tarafı dinleyerek bir yargıya varma, yargılama.
* Bir konuyu zihinde iyice düşünüp inceleyerek karar verme, akıl...
* yargılamak.
* akıl süzgecinden geçirmek, düşünmek.
* Yargı yolu, muhakeme tarzı.
* düşünmek, soruna bir çözüm aramak.
* Doğruluğu, gerçekliği kesin olarak bilinen, gerçekliği kesinleşmiş.
* Her hâlde ne olursa olsun, kesinlikle.
* Gerçeği araştıran.
* Soruşturucu, soruşturmacı.
* Olamaz, olmaz, olmayacak, olması, gerçekleşmesi olanaksız.
* Bir tutuma, bir görüşe, bir davranışa karşı olma durumu, aykırılık.
* Karşı görüşte, tutumda olan kimseler topluluğu.
* Demokraside iktidarın...
* karşı davranışta bulunmak, karşı çıkmak.
* Hükûmet kurmaya katılmamış parti.