Büyük Türkçe Sözlük
* kuşatmak.
* Hesap işleri.
* Hesaplaşma, karşılıklı hesap görme.
* Hesap işleriyle uğraşma.
* Hesapların bütünü.
* Hesap işlerinin yürütüldüğü yer, saymanlık.
* Sayman, muhasip.
* Saymanın görevi, saymanlık.
* bir şeyin olumlu veya olumsuz yönlerini gözden geçirerek bir yargıya varmak.
* Birbirine düşman olanlardan her biri.
* Sayman, muhasebeci.
* Saymanlık.
* Kuşatan, saran.
* Elde edilen sonuç.
* Bileşke.
* (birine) Ayrılmış, tahsis olunmuş.
* Bir kimseye maaş, tayın vb. olarak verilmiş şeyler.
* Devlet bütçesinde devlet kuruluşları için ayrılmış para, ödenek.
* Yararlı, güzel, hayırlı, işler.
* Osmanlı İmparatorluğunda Tanzimattan önceki dönemde vergi tahsildarına verilen isim.
* Kuşatılmış, sarılmış, çevrilmiş.
* Kitabın sırt kâğıdı ile mukavvasının arasında isteka ile bastırılarak oluşturulmuş hafif çukurluk.
* Kendisine söz söylenilen kimse, kendisiyle konuşulan kimse.
* kendisine söz söylenmek, hitap edilmek.
* karşısında kalmak.
* Korku verici durum, tehlike.
* Zarar, ziyan.
* Korkulu, tehlikeli.