Büyük Türkçe Sözlük
* büyümüş olmasına rağmen çocukça düşünceler taşıyıp çocuk gibi davranmak.
* çocuklaşmak.
* Önem verilecek değerde olmayan.
* Kolay iş.
* yeteneksiz kimseler karışarak bir işi değerinden düşürmek.
* Çocukların oynadığı oyun.
* Basit ve sıradan bir olay veya durumun olmadığını ifade etmek için söylenir.
* (evli olmayan kadın) gebe kalmak.
* Çocuklara benzeyen bir iç dünyası olan, çocuksu davranışları olan.
* (isteyerek) çocuğu olmak.
* çocuğu topluma yararlı bir duruma getirmek.
* Genellikle çalışan kadınların küçük çocuklarını sabah bırakıp akşam aldıkları bakım evi, kreş.
* Çocuğa yakışır (biçimde), çocuk gibi.
* Kendisine karşı şefkat ve acıma duyulan kız.
* Çocuk sağlığı ve hastalıkları doktoru.
* içinde bulunulan yere veya çevredeki insanlara uymak.
* arkadaşlar!.
* Çocuklaşmak işi.
* Çocuk gibi davranışlarda bulunmak.
* Çocuklaştırmak işi.
* Çocuklaşmasına yol açmak.
* Çocuğu olan.