Büyük Türkçe Sözlük
* Dokunan, bozan, ihlâl eden.
* Önemli.
* Savaşgereçleri, cephane.
* Mühimsemek işi.
* Önemsemek, önem vermek.
* Önem vermemezlik.
* Seven, sevgi besleyen, dost.
* Çevre, yöre.
* Bir kimsenin sürekli ilişkide bulunduğu insanlar topluluğu, çevre.
* ilişkili olduğu, tanışık olduğu kimselerin sayısını çoğaltmak.
* Sağlam, sağlamlaştırılmış.
* Bir işin yapılması veya bir borcun ödenmesi için gösterilen süre, vade, mehil.
* bir işin yapılması, tamamlanması için belirli bir süre verilmesini istemek.
* (bir işveya borç için) belirli bir süre tanımak.
* Öldürücü, tehlikeli.
* Dostluğunda ve inançlarında içten olan.
* Bkz. halis muhlis.
* Adana bölgesinde yetiştirilen ve yaprakları sebze olarak kullanılan bir bitki (Corchlorus olitorius).
* Bırakılmış, bakılmamış, ilgisizliğe uğramış.
* Her tür yuvarlak şey, küçük top.
* Cam boncuk.
* Kâğıda yumuşaklık, parlaklık ve düzlük vermek için kullanılan camdan araç.
* Deniz böceği...
* Mührelemek işi.
* Kâğıdı mühre ile cilâlamak, parlatmak, düzeltmek.