Büyük Türkçe Sözlük
* anlayışla karşılamak, olumlu değerlendirmek, ilgi duymak.
* hava çok ısınmak.
* Atmosferde sıcaklığın yoğun olarak oluşması ve bir bölgeyi etkisi altına alması.
* sıcak savaş.
* Oğlak ve Yengeç dönenceleri arasında kalan geniş bölge.
* sıcak artmak.
* Tedavülde olan para.
* Sarı, kırmızı ve turuncu renk ve bu renklerin tonlarına verilen ad.
* Silâha başvurularak yapılan savaş.
* Sıcacık, çok sıcak.
* Soğutmadan, lezzeti tadıkaybolmadan.
* yakınlık göstererek karşılamak.
* Biraz sıcak, sıcağa yakın.
* Normal vücut sıcaklığı, içinde bulundukları ortamın sıcaklığından bağımsız olan (hayvan).
* Sevimli, cana yakın, sempatik.
* Sıcak kanlı olma durumu.
* Sıcaklaşmak işi.
* Sıcak duruma gelmek.
* Sıcaklaştırmak işi.
* Sıcak duruma getirmek.
* Sıcak olan şeyin durumu, etkisi veya sıcak olan şeyin niteliği, hararet.
* Bir araçla veya cihazla ölçülebilen ısıderecesi, suhunet.
* Isı.
*...
* Bir noktadan başka bir noktaya ısıl enerji gitmesine yol açan sıcaklık derecesi.