Büyük Türkçe Sözlük
* Dolgun, kalın, yağlı, tıknaz.
* Çok sıkıştırılmaktan veya çok sıkı doldurulmaktan katılaşmış
* Tıkızlaşmak işi.
* Tıkız duruma gelmek.
* Tıkız olma durumu.
* Tıklatmak işi.
* Tık sesi çıkararak vurmak.
* Hiç boş yer kalmayacak biçimde (doldurulmuş).
* Çok kalabalık, ağzına kadar dolu.
* Tıkmak işi.
* İterek, zorla, aceleyle sokmak.
* Sokmak.
* Şişmanca, toplu, kısa ve kalın yapılı.
* Tıknaz olma durumu.
* Herhangi bir sebeple solunum sıkıntısı olan, güçlükle kesik kesik nefes alan.
* nefesi tıkanmak, nefes nefese kalmak, nefes darlığı olmak.
* Tıknefes olma durumu.
* Tiksinilecek durumda olan, menfur.
* Tiksindirmek işi.
* Tiksinmesine yol açmak.
* Tiksinilmek işi.
* Herhangi biri tiksinmek.
* Tiksinmek işi veya biçimi.