Büyük Türkçe Sözlük
* Bir kimsenin kefil olduğunu gösteren belge, kefillik kâğıdı.
* Kefallarla onlara yakın türleri kapsayan kemikli balıklar familyası.
* Kefalgiller, kum balığıgiller, cennet balığıgiller, uskumrugiller familyalarını içine alan kemikli balıklar takımı.
* Bir günahı Tanrı'ya bağışlatmak umuduyla verilen sadaka veya tutulan oruç.
* Cezasını çekmek.
* Terazi gözlerinden her biri.
* Semercilerin kullandığı bir tür araç.
* Kefeki.
* Yapılarda kullanılan açık renkli, delikli, hafif, işlenmesi kolay, ateşe dayanıklı bir tür taş.
* Dişlerin diplerinde ve kaplarda oluşan kireç...
* Küflenmek.
* Delik deşik olmak.
* Kefelemek işi.
* (Atı) Kefe (II) ile silip tüylerini parlatmak.
* Kefesi olan.
* Gömülmeden önce ölünün sarıldığı beyaz bez, kefin.
* Cenaze gereçleri satan kimse.
* Zorba.
* Her an ölümü göze almak.
* Ağır bir hastalıkta ölüm tehlikesini atlatmak.
* Mal veya para "ölürken götürülmez" anlamında cimriler için söylenir.
* Kefenlemek işi veya durumu.
* Ölüye kefen sarmak, tekfin etmek.