Büyük Türkçe Sözlük
* Ruh.
* Birtakım fizik ötesi kurucularının, gerçeği ve evreni açıklamak için her şeyin özü, temeli veya yapıcısı olarak benimsedikleri madde dışı...
* Sessiz, patırtısız olarak.
* Savrulmak için hazırlanan dövülmüş ekin yığını.
* Yığın.
* Tınaz durumundaki ekinleri savurarak yabancı nesneleri ayıran makine.
* Boyanın yoğunluğunu azaltmak için kullanılan terebentin gibi sıvı inceltici.
* Tınlayan şeylerin birdenbire düştüğünü anlatır.
* Tıngıldamak durumu veya biçimi.
* Tıngırdamak.
* Tıngıldatmak işi.
* Tıngırdatmak.
* Metal bir nesne sert bir yüzeye düştüğü zaman çıkan ses.
* Para.
* Parasız, züğürt.
* Boş.
* Kuru, çınlamalı ve yankılı bir sesle.
* Yavaş, düzenli bir biçimde yol alındığını belirtmek için söylenir.
* çalışmalarımla başkalarına yarar sağlıyorum, ama bundan kendim yararlanmıyorum.
* Birbirine çarpan metal eşyanın çıkardığı sesin sürekliliğini bildirmek için söylenir.
* Bir yerin bomboş olduğunu belirtmek için kullanılır.
* Tıngırdamak işi.
* (metal nesneler için) Kuru bir ses çıkarmak.
* Tıngırdatmak işi.
* Tıngırtı çıkarmak.
* (çalgıyı) Biraz çalabilmek.
* kazancı iyi.
* Tıngırdayan şeyin çıkardığı ses.