Büyük Türkçe Sözlük
* İlgili olarak, üzerine.
* zor bir işi başarı ile sona erdirmek.
* yenmek, öç almak veya cezasını vermek.
* hakkı olduğuna inandığı şeyi elde etmeye çalışmak.
* hakkını, emeğini bağışlamak (bağışlamamak).
* gereğini bütün olarak yerine getirmek.
* birinin çalışmasının karşılığını gereğince değerlendirmek.
* birinin hakkı olan şeyi vermemek.
* Susmalık, sus payı.
* Gereği gibi, iyice.
* Haklamak işi.
* Bozmak, perişan etmek, yenmek.
* Kırmak, bozmak.
* Yiyip bitirmek.
* Haklaşmak biçimi veya durumu.
* İki taraf birbirine hakkını verip, alacak verecekleri kalmamak, ödeşmek.
* Hakka uygun, doğru, yerinde.
* Davası, iddiası, düşüncesi veya davranışı doğru ve adalete uygun olan (kimse).
* davasını, iddiasını, düşüncesini, davranışını doğru bulmak, yerinde görmek.
* davasının, iddiasının, düşüncesinin veya davranışının doğru olduğu anlaşılmak.
* davası, iddiası, davranışı, düşüncesi adalete uygun olmak.
* Haklı olma durumu.
* Haksever.
* Hakseverlik.
* Doğru bildiği şeyden ayrılmayan (kimse), hakperest.